"28.03.2017" bizim için hiç bilmediğimiz bir yolculuğa çıktığımız gün oldu. Doğumdan önce üç ayrı doktor tarafından kontrol edildiğim halde her şeyin normal ve bebeğin çok sağlıklı olduğunu söylemişlerdi. Heyecanla ikinci baharımızda dördüncü yavrumuz olacak olan evimizin çiçeğini bekliyorduk. Doğuma üç hafta kala beklenmedik bir gecede bizi hastane yollarına koşturdu evimizin sultanı, işte doğuyordu ve herkes çok mutluydu. Sabahın erken saatinde 06:55’de dünyaya gözlerini açmıştı. "Sanki bir terslik mi vardı? Bebeğimiz sağlıklıydı her şey yolundaydı değil mi?" Can paremiz Amine'yi ameliyathaneden çıkartmalarından yaklaşık yarım saat kırk dakika sonra geldim odaya ama bebeğimiz yoktu, tekrar kafamda narkozun da etkisiyle binlerce soru dönmeye başlamıştı. Önceki çocuklarım hep benden önce odaya gelmişlerdi. Kesin bir terslik var diye düşündüm. Eşime "Sağlıklı mı? Gördün mü? Her uzvu var mı?" gibi sorular sormaya başlamıştım bile.
Eşim her şeyin normal olduğunu, bebeğimizi gördüğünü, bana benzediğini birazdan geleceğini söyledi. İçime su serpilmişti. Her şey yolunda diye düşündüm ve güle oynaya bebeğimizi beklemeye başladık, her şey o kadar güzeldi ki... Bir saat geçmişti ama hâlâ ortada bebek yoktu tekrar gerilmeye başlamıştım. Tam o sırada ani bir telefon geldi. Eşimi bebek odasından çağırmışlardı, yaklaşık on dakika sonra geri döndüğünde sanki yürüyen ölü gibiydi, gözleri kızarmış, eli ayağı titriyordu, bir şey olup olmadığını sorduğumda "her şey yolunda bebek için zıbın istediler" dedi. Ama anlamıştım bir şey olduğunu, sesi titriyordu Rabbim vermişti içime o duyguyu olması gereken süreci yaşamıyorduk.
Halâ beklemeye devam ediyorduk, zaman geçmiyordu ki bir hemşirenin kucağında misler gibi kokan, kahverengi saçlı, meraklı gözlerle etrafa bakan bir bebek girdi, melek gibiydi... İçim tekrar rahatlamıştı normaldi işte her bebek gibi. Geç de olsa annesinin yanına gelmişti ve her bebek gibi cennet kokuyordu hatta daha da güzel farklı bir kokusu vardı. Üstelik öyle meraklı bakıyordu ki… Bebeği beslemem gerekiyordu ne olduysa o anda oldu, beslemeye çalışırken hiçbir şey anlamadan nefes alamamaya başladı. Hem beslenememiş hem de nefes alamamıştı. Bunun üzerine götürdüler yavrumuzu, çok geçmeden tekrar getirdiler, bu kez beslenebilmiş bebek yatağında uyuyordu. O uyurken herkes dışarı çıkmıştı sadece büyük kızım yanımdaydı ona sordum "Ne oldu?" diye cevap vermedi.
Sonra nedendir bilmem benzetmememe rağmen "Down sendromlu mu? Benziyor mu?" dedim. Sessizlik… "Biraz ama bilmiyorum babam bir şey söylemiyor" dedi ama o an anlamıştım o sessizlikten, o bir saniyelik sessizlik çiçeğimizin Down sendromlu olduğunu bana anlatmaya yetmişti, içime doğmuştu bir kere... O an düşündüğüm şey "Ben nasıl bakarım, nasıl yaparız?" "Çok mu savunmasız olur?" oldu. Elim, ayağım hiçbir yerimi hissetmiyordum dünya durmuştu sadece ben ve "Down sendromlu bir bebek" kavramı vardı zihnimde. Sakinleştirici bile istedim ama hiçbir işe yaramadı. Düşüncelerimi kafamdan atmaya yetmemişti. Daha sonra eşim odaya girdi "Bir şey konuşmamız lazım" dedi "Bizim bebeğimiz Down sendromlu olabilirmiş doktorlar öyle diyorlar, ona daha fazla ilgi göstermek zorundayız ve elimizden geleni yapıp en güzel şekilde yetiştireceğiz" dedi.
Kızım, ben ve eşim ağlamaya başladık. Gözyaşları sel olmuş akıyordu, nasıl olurdu? Bu sadece başka insanların başına gelmez miydi? Kesin değildi zaten daha önümüzde kromozom analizi vardı, kesin o normal çıkacaktı bizim başımıza zaten böyle bir şey gelmezdi diye düşünmeye başladım. Eşim melek gibi uyuyan çiçeğimizi kucağına aldı ve ağlayarak, koklayıp sevmeye başladı. Bizim ailemize de "+1" gelip gelmediğini öğrenmek için meraklı bekleyiş o an başlamıştı. Tekrar hemşire geldi bebeği almaya, solunum problemi çekiyordu yoğun bakıma girecekti, ona sordum "Bilmiyoruz bu sadece bir ihtimal el çizgileri normal " dedi.
Tekrar hüngür hüngür ağlamaya başladım. Hemşire beni ikna etmeye çalışıyordu. Bu sadece ihtimal deyip duruyordu ama diyorum ya ben biliyordum bizim bir meleğimiz olmuştu. Ardından çiçeğimiz tekrar yoğun bakıma gitti. Bizden ayrı, odada bir cenaze havası. En çok da buna üzülüyoruz. Dün gibi hâlâ. Gelenler mutlu, bizi görünce yüzleri düşüyor, ne bebek var ne sevinç, açıklayamıyoruz kesin bir şey yok diye söylemek istemiyoruz. O gece hiç durmadan sabaha kadar ağladım. Sabah olduğunda başka bir doktor geldi. Bebeğin kalbinde büyük sıkıntılar olduğunu ameliyat olması gerektiğini söyledi. Artık bizim için Down sendromu diye bir şey kalmamıştı. Hiç önemli değildi, sendromu olabilirdi ama sağlıklı olmasını çok istedik. Ağır kalp hastası bir bebek olmasını, onun hasta olmasını hiç istemedik. Bir daha yıkıldık, bir gece daha ağladım sabaha kadar. Artık gülemeyiz sandık, bir daha neşemiz yerine gelmez diye düşündük. Biz eve döndük ama elimiz boştu çiçeğimiz yoktu özene bezene babasının yaptığı beşiği boş kalmıştı. Oysa çok hayaller kurmuştuk. Her şeyin planını tastamam yapmıştık. Yine ağladık. Sürekli ama sürekli…
Dört gün yoğun bakım macerasının sonunda evimize bir melek gelmişti, sonra dua ettik hep sağlıklı olsun diye. Kromozom analizini tam bir ay bekledik ve o bir ay boyunca gecemiz gündüzümüz yoktu ma aile yürüyen ölü gibiydik. Bir ayın sonunda kromozom analizimiz gelmişti. Benim elimde çiçeğimiz Aminemiz , eşim kağıdı ağlayarak açtı. İşte oradaydı +1 kromozom bize gülümsüyordu "Kromozom analizi Down sendromu ile uyumludur" yazıyordu. O gün dedim ki "Ben çocuğumla yaşamayı öğreneceğim ve elimden gelenin en iyisini yapıp onu en güzel şekilde yetiştireceğim." Eşime ağlamamasını söyledim. Şimdi ise hamd olsun ameliyatı atlattık ve sağlığına kavuştu. Bebeğimiz yanımızda dokuz aylık oldu, bize gülümsüyor, "anne" diyor, oturuyor, bize kızdığı ve küstüğü zamanlar oluyor, oyuncaklarıyla oynuyor ve daha neler neler yapıyor. Elbette yapamadığı şeyler var ama biz ona tüm kalbimizle inanıyoruz. Kendini hazır hissettiğinde yapacak. En önemlisi biz onu, o da bizi seviyor ve birbirimize gülümsüyoruz! İyi ki ailemize ve bu dünyaya geldin, bizlere sevgi getirdin yüzün hep gülsün. Sağlıklı ve başarılı uzun bir ömrün olsun kızım. Şunu unutmayın Allah size bir melek gönderir ve yanında sizin bile şaşıracağınız derecede güç ve inanç!
Tüm kromozom kardeşlerimize ve bizi biz olduğumuz için seven herkese… sevgiyle…