Evlenir evlenmez bir oğlumuz oldu. Çok hareketli afacan bir çocuk. Gözümüz onun üstünde sessizliği hayra alamet değil. Her an bir şeyler olabir ve de çok şeyler oldu balkondan düştü çok şükür kırıklarla atlattık. Onun için kardeş için biraz bekledik.

Sonra zaman geçiyor dedik bir kardeş düşündük.

Doğumu yaz olsun yok kış olsun şu burç olsun kız olsun vs...

Hatta kız olması için internette bile bir siteye ücretli abone oldum (Normalde kesinlikle yapabileceğim bir şey değil). Bu arada bir kaç ay geçti. Sonra boş verdik herşeyi kız olsa dünyalar bizim olurdu ya ama en önemlisi hayırlısı olsun dedik. Dua ettik. Allahım herşeyin doğrusunu sen bilirsin dedik hakkımızda hayırlısı olsun. Sonrada bekledik. Ben bu arada hamileyim. Zor bir 3 ay geçirdim. Bir çok doktor değiştirdim. Edebildiğim kadar herşeye dikkat ettim. Sıra testlere geldi...

3'lü tarama biz yaptırsak mı yaptırmasak mı derken doktor; Tabi yapalım bunlar rutin şeyler" dedi ve yaptırdık. İyi mi yaptık kötü mü yaptık bilmem ama bundan sonrası çok kötü oldu benim için.

Yaşım 29 ve 101/1 Down sendromu riski çıktı. Hiç hesapta yoktu bu. Bu arada bebeğimizin cinsiyeti kız.

Bu mutluluğuda yaşayamadık. Doktor hemen amniyosentez dedi. Risk de var tabi 250/1 düşük riski karnımda kocaman bir bebek her sabah ezanında duyduğum kıpırdayışları. İşte en zoru bu. Yaptıracak olduğum bu test bebeğimize zarar verebilirdi.

Ailemize anlattık tabi hepimizin morali çok bozuk. Kimse olumsuz bir şey diyemiyor. Yaptırsak mı yaptırmasak mı? Doktor yaptırmamız için zorluyor. Çok kötü bebekler mutlaka yaptırın diyor. Ama biz kararımızı veriyoruz bebeğimizi aldırmayacağız.

Ama bu strestende kurtulmak için doktora tamam diyoruz. O gün öyle aksilikler oluyor ki. Vazgeçsek diyorum doktora hiçbir risk almayın önemli değil karnımdan su alıp almamanız diyorum. Ve doktor iki deneme ile karnımdan su almayı başaramıyor. Doktorun beceriksizliğimi yada öyle mi olması gerekiyordu bilmem. Daha sonra o doktora hiç gitmedim. Ve de görmedim. Doktorumu değiştirdim.

Daha gelişmiş ultrasonlarda problem gözükmedi ama doktor kesin sonuç için ikinci bir amniyosentez dedi. Bu arada 4,5 aylık bebeğimizin renkli fotografı çekildi. Uzaylı gibi gözüküyordu. Tüm işlemler yapıldı ikinci kez amniyosentez için ama biz düşündük ve yaptıramadık. (Bu günler çok stresli ve ağlayarak geçti.)

Eşim öylesine rahat ki bir şey olmaz boşuna üzülüyorsun diyor.

Tabi doğumu bekleyiş uzun sürdü. Her kafadan ayrı ses çıkıyor keşke aldırsaydın, yok iyi yaptın vs. Ben kendimi işe verdim yoğun bir şekilde çalışıyorum böylece düşünmeye az zaman kalıyordu.

Derken kızım acele etti 8 aylık dünyaya geldi. Bir çok sıkıntı ile. En acı günlerimi hastanede yaşadım burası çok zordu ve nefes alamayacağımı hissettim. Ama sağolsun doktorum ve hemşireler bana hiç birşey söylemedi. Tabi ben ben soruyorum risk vardı diyorum. Onlarda kesin sonuç kromozom testinde çıkar diyor var da diyemem yok da diyemem diyor. Bebek küvezde, bir çok sağlık problemi var. 3 gün sonra bebek küvezden çıkıyor. Bebeğimi görünce farklılıları görüyorum. Tamam bu kesin down sendromu diyorum. Çünkü bir çok şey okumuştum. Ve prensesim birçok özelliği taşıyor. Anormal üzülüyorum. Sonra kendimden utanıyorum. Bebeğime sarılıyorum. Ne yapacağım ben diyorum. Biz hastanedeyiz, yanımıza kimseyi sokmuyorlar. Hıçkırıklara boğuluyorum sonra kendimi toparlıyorum ben iyi olmalıyım ki bebeğimize bakabilmeliyim. Karma karışık duygular.

Ama o acılı günlerimde bile pişman olmadım kızımı doğurduğuma. Çünkü o bizim için hayırlısıydı. Buna hep inandım. Yüce rabbime inandım. Mutlaka büyük hikmeti vardı.

Çünkü ben iyi bir insandım. Bu kesinlikle ceza olamazdı. Bu bir imtihandı.

Böyle özel bir bebeğe bakabikecek en özel insanlar bizlerdik. Bu arada eşimin ve benim ailemden aldığım destek çok büyüktü. Onlara ömrüm boyunca minnetarım. Acıları hep beraber yaşadık.

Tabi en büyük fırtınalar benim içimde kopmuştu. Ta ki 4. gün oğlum beni ziyarete gelene kadar. Onu görünce benim birde oğlumun olduğunu hatırladım. 7. günün sonunda elimizde bir çok tahlillerle hastaneden çıkıp eve değil, tetkikler için fakülteye gittik. Bu arada kalp, trioid vs. birçok problem çıktı. Her çıkan problemde dahada üzülüyorduk. Ama hepsinin çaresi vardı. Kromozom testimiz çıkmadı. Tekrar yaptırmamız gerekti. Bu arada biz yaklaşık 20 gün bekledik. Bu da benim toparlanmama yardımcı oldu. Sonuca iyi yada kötü hazırdık.

Bu arada hiç sesi çıkmayan sürekli uyuyan bir bebeğimiz vardı. Doğru düzgün ememeyen 1.9gr güçsüz bir bebekti. Gözleri çekik bazen uzaylı gibi görünen bazende bir melekten bile güzel görünen bir bebeğimiz vardı. Derken ikinci testin sonucu çıktı. Eşimi aradım. O da aynen şöyle dedi;

"Gözümüz aydın!"
"Ne yani?" dedim
"Down Sendromu" dedi. Müjde verir gibi söyledi.

Ben artık bu zamana kadar kendimi de aşama aşama alıştırmıştım. Artık şok olmadım. İyiki de böyle oldu. Eşim kızımızın Down sendromu olmasından en az etkilenen kişi idi. Bana hep destek oldu. Çok büyütüyorsun diyor. O kızımızı ta başından beri öylece kabul etti başının tacı yaptı. Ben kolay kabul edemedim. Ona toz konduramadım.

Şu an prensesimiz 3 ay sonra 2 yaşına girecek. Allah'a çok şükür çok şeyler başardık. O uslu sesi çıkmayan bebekten cadı kıpır kıpır harika bir bebek çıkarttık. Abisinin deyimiyle o bizim küçücüğümüz. İyi ki varsın prensesim. Seni çok çok seviyoruz. Tabi abisini de. O bizim ilk göz ağrımız. Bu arada kızımıza fazla zaman ayırdığımız için abisi tabi kıskanıyor. Şu sersem çocuğu keşke doğurmasaydın diyor. Ama abi kardeş birbiri olmadan da yapamıyorlar.

Uzattıkça uzattım. Ama her yazarken ağlardım. Şimdi yüzümde gülümsemeyle yazabiliyorum. Ne mutlu bana. Darısı tüm özel çocuk annelerine. Hepinizi çok seviyorum.

Gül'ün annesinden sevgilerle,
2009