Türkiye’de terörün finansmanı, kara para aklanması ve kitle imha silahlarının yayılmasını önlemek adına uluslararası normlarla uygun olacak şekilde düzenlemeler yapılması gerekliliğini görüyor ve Devletimizin Anayasamızda yazdığı üzere Türkiye Cumhuriyeti’nin laik, demokratik düzenini ve toprak bütünlüğünü korumak; dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin her bir vatandaşını huzur ve güven içinde yaşatmak üzere yaptığı çalışmaları takdir ediyoruz.

Bununla birlikte, 16.12.2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulan 129 sayılı, Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi’ndeki sivil toplum kuruluşlarını (STK) ilgilendiren mevzuatta öngörülen değişikliklerin, evrensel değerleri savunan ve bu değerleri daima daha yüksek bir hedefe taşıma misyonuna sahip, demokrasinin ve hoş görünün gelişmesinde çok önemli bir unsur olan adeta toplumsal gelişimde bir lokomotif gibi çalışan STK’ları çalışmalarını yürütmeleri açısından ciddi sıkıntılara maruz bırakacağı ve ciddi mağduriyetlere yol açacağı konusunda endişe taşıdığımızı kamuoyuna duyurmak isteriz.


Bu doğrultuda, Türkiye’de engellilik alanında hak savunuculuğu yapan bir kuruluş olarak aşağıdaki noktalara dikkat çekmek istiyoruz:

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararları ve Mali Eylem Görev Gücü (FATF) Tavsiyeleri uyarınca yapılması planlanan düzenlemelerin taraf olduğumuz sözleşmeler ve üyesi olduğumuz kuruluşların tavsiyelerine uygun olarak hazırlanması büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle söz konusu düzenlemeler yapılırken BM ve FATF’ın tavsiyeleri bütüncül bir bakış açısıyla ele alınmalıdır ve temel hak ve özgürlüklerin gözetilmesi gerekmektedir. FATF’ın kâr amacı gütmeyen kuruluşların istismar edilmesini önleyerek terörizmin finansmanıyla mücadele etme konusundaki tavsiyesi uyarınca yapılacak düzenlemelerin orantılılık ilkesine uygun olması, risk-analizine dayanması, STK’ların katılımıyla belirlenmesi, hukukun en temel prensiplerine ve bunlardan biri olan masumiyet karinesine aykırı olmaması, yürütmeye keyfiyete dayalı hareket etme özgürlüğü veren unsurlar yerine yargıyı güçlendiren unsurlar içermesine dikkat edilmesi önem taşımaktadır. Bu şekilde, terörün finansmanı, kara para aklanması ve kitle imha silahlarının yayılmasını önlemek adına etkili önlemler alınırken sivil toplumun da elverişli bir ortamda faaliyet göstermesine katkı sağlanabilecektir.

Bu açılardan değerlendirildiğinde, söz konusu kanun teklifinde yer alan mevzuat değişikliği önerilerinin sivil toplum için elverişli ortamı gözeten bir çerçevede değerlendirilmesi gerekliliği çok açıktır. Bu konuda yapılacak tüm çalışmalarda terörizmin finansmanına ilişkin mücadeleye etkin biçimde katkı sağlanırken konunun, gelişmekte olan Sivil Toplumu güçlendirmek adına sivil toplum kuruluşlarının varlıklarını ve çalışmalarını destekleyecek önlemleri taşıyacak şekilde titizlikle ve sivil toplum katılımı ile beraber yeniden ele alınmasını bekliyoruz.

Türkiye Down Sendromu Derneği